Ben hiçbir şeyden etkilenmem diyenlere hiç inanmayın; mutlaka herkesin etkilendiği bir şey vardır.

Öyle anlar vardır ki taş olsa etkilenir; ne demek etkilenmem.

Hem bilirsiniz; ademoğlu, doğası gereği etkileyen ve etkilenen varlıktır.

Neyden nasıl etkilendiğinden habersiz olanlar da vardır. Doğuştan o etkinin kendilerinde olduğunu sanırlar.

Aslında etkiye en açık olanlar bunlardır ama farkında değildirler.

Ne söyleseniz nafile; asla kabul etmezler.

Etkilenmek için öyle olağanüstü bir hal yaşamanız da gerekmez. Havadan - sudan da etkilenebilirsiniz.

Hava deyip geçmeyin; Orhan Veli, "Beni bu havalar mahvetti" dememiş miydi?

An gelir bir böcek, an gelir bir çiçek, an gelir bir söz etkiler bizi.

O söz Şinasi'den sadır olsa da fark etmez.

Geçen gün, "abi" dedi, "adamın biri yandaşlık kontenjanında yer bulamadığı için Silivri'de yatıyor; diğeri profesyonel yandaşlık yaparak ayda elli bin-yüz bin götürüyor; nasıl olacak bu iş!.."

"Lan git başımdan Şinasi" dedim, de, sağ olsun beni kırmadı gitti.

Yoksa maazallah etkilenebilirdim.

Ki, ben kendimi biliyorum; etkilere çok açık bir insanım; bir çocuk, hatta bir meczup bile etkiler beni.

Mesela, Cengiz Çandar'ın dünkü yazısından çok etkilendim.

Adeta darmaduman oldum.

Bakın ne diyor: "28 Şubat süreci, Türkiye için neyse 3 Temmuz süreci de Fenerbahçe için odur. 3 Temmuz sürecinde yapılanlar, medya üzerinden polis-yargı ekseninin Fenerbahçe'ye yaptıkları; 28 Şubat sürecinde, medya üzerinden askerin yaptığıyla birebir aynıdır..."

Hadi söyleyin şimdi; etkilenmemek elde mi?

Hele şu satırlar beni benden aldı: "Tıpkı 28 Şubat sürecini, sonuçlarıyla birlikte, Türkiye halkının yıktığı gibi, Fenerbahçe de Fenerbahçelilerin dayanışması, kenetlenmesi ve direnişiyle 3 Temmuz sürecini yıktı. Önce, 'kirli tertip'in uygulayıcısı olan M. Ali Aydınlar başkanlığındaki Futbol Federasyonu yıkıldı. Onunla birlikte, o federasyonun kurulları da büyük ölçüde değişti. TFF'nin –bunca aydır onca haksızlık ve adaletsizliğe kılını kıpırdatmamış olan- kimilerinin kimyasını bozan son kararları, 3 Temmuz sürecinin yenilgisinin, 'psikolojik harekât'ın geri püskürtülmesinin belgelenmesinden başka bir şey değildir..."

Gördünüz değil mi; Mehmet Ali Aydınlar (TFF'nin) "kirli tertip" uygulayıcısı, Demirören "temiz tertip."

Hâlâ etkilenmediyseniz, buyurun bakalım buna ne diyeceksiniz: "3 Temmuz süreci henüz bitmedi. Nasıl Tayyip Erdoğan'ın hapiste olduğu günlerde 28 Şubat süreci bitmediyse; Aziz Yıldırım (ve İlhan Ekşioğlu ile Tamer Yelkovan) her hukuki dayanağı çökmüş bir dava sürecinde hapiste tutuldukça 3 Temmuz süreci de bitmez. Önce Aziz Yıldırım'a özgürlük. Sonra 3 Temmuz süreci sorumlularına sıra gelecek. 28 Şubat'ın sorumlularına sıranın 15 yıl sonra da olsa geldiği gibi..."

Sizi bilmem ama ben çok etkilendim; biraz da korktum.

O kadar ki, artık bundan sonra ben de Fenerbahçeli oldum.

Çünkü (Çandar'dan öğrendiğimize göre) Fenerbahçeliyim demek Sincan'da yürütülen tanklara, "Gerekirse silah bile kullanırız" manşetlerine, o alçak andıçlara karşı çıkmak demektir.

Bu durumda, Ertuğrul Beyciğimden Fazıl Say'a, Bedri Baykam'dan bilumum darbeci paşalara kadar birçok fanatik Fenerbahçeli biraz ofsayda düşüyor ama o kadar da olsun.

(Yeni Şafak'tan alınmıştır)