Bir ay önce, ilk tervih ve sahurla tevazü içinde merhaba demişti Ramazan. Șimdi aynı şekilde elveda dedi Ramazan. Ama, merhabayla elveda arasında geçen zaman birimi sanki bir aşka, vuslat’a  dönüşmüştü bizde. Öyle alışmıştık ki Ramazan’a. Anlatmak zor. Öyleki, Ramazan bir ay boyunca çok farklı bir yaşam ritmi getirmişti günlük yaşamımıza. Öğleden sonra zaman zaman kendini belli eden hafif bir yorgunluk, iftar öncesi tatlı ve bir o kadar anlamlı bir telaş, tekbirler, selavatlarla teravihler ve dahi küfül küfül esen rüzgarlı Konya akşamlarında içilen demli çaylar… Gecenin ilerleyen saatlerine kadar uzayan siyaset sohbetleri. Ve yine gecenin ilerleyen saatlerinde okunan tasavvuf konulu kitaplar… Hz. Pir Mevlana Celaleddin Rumi, Șemsi Tebrizi, Sadrettin Konevi, Ibni Arabi…  Vahdedi Vücut… Bir ay süren bu farklı ve özel hayat Ramazan’ın elvada demesiyle çıkıyor hayatımızdan. Elevada diyor elveda…

Ve Kadir gecesindeki o muhteşem Konya gecesi. Șehir merkezindeki o muhteşem kalabalık. Sultan Selim, Kapı Camii, Hacı Veyis Zade, Konevi başta olmak üzere tüm camilere sığmayan ve caddelere taşan cemaat. Sabah namazına kadar devam eden ibadet, dua ve yakarış. Yeryüzüne gelen melekleri görüyormuşcasına aşk ve heyecan içinde kıyam eden insanlar. Gecenin ilerleyen saatlerine rağmen Mevlana Türbesi ve Selim Sultan camii önünü dolduran kadınlar ve kızlar. Hayır duası almak için dağıtılan buz gibi sular ve içecekler. Tam dört ayrı dev ekranda vaaz eden rahmetli Tahir hocanın oğlu Abdurrahman Büyükkörükçü hocaefendinin gecenin anlamına dair konuşması... Bir ara, bu bu kalabalığı seyre daldım gitiim. Bu insanları gecenin bu saatinde bu meydana toplayan nedir? Sorusuna cevap arımaya çalışıyorum. Ve dalmışken aklıma Hz. Pir’in bu meydanda bir kış günü, bir ikindi vakti, Hak’ka yürüyüşü ve ertesi gün farklı dinlere mensup insanların cenazeyi kaldırmak için verdikleri mücadele geliverdi. O gün de bu meydan mahşeri kalabalıkmış. Bu gün de. O gün Hz. Pir’in Vuslat gecesiydi. Bugün de bir başka Vuslat’tı sanki... Evet, şehir bu gece dipdiriydi. Hayat alabildiğine hareketli ve bereketli devam ediyordu yeryüzünün aydınlandığı saatlere kadar. Bu bir Kadir gecesi, bir Ramazan bereketiydi…

Evet. İnsanı büyüleyen Ramazan kültürüne ve gecelerine ne kadar alışmıştık. Ramazanın hayatımıza getirdiği ritmin, değişimin son günleri ve saatlerini dolu dolu yaşadık. Son gece, sahura ve sabah namazına kadar süren çalışmaların son saatlerini de doya doya yaşadım. O vakit, saatler bir güne bedeldi sanki. Ne bereketliydi o gecenin ıssız şafak vakti. Ama… İçime davetsiz gelen bir hüzün, tam bir aydır uyguladığım çalışma ritmimim değişeceğini haber veriyordu. Artık saat 03.30da fırından aldığım sıcak Ramazan pidelerini onbir ay alamayacağımın hüznünü yaşıyorum gayri ihtiyari. Artık sabah saat dört veya beşlere kadar çalıştığım günleri ve geceleri geride bırakacağımın tatlı hüznünü hissediyorum. Diğer taraftan da içimde tatlı bir sevinç vardı. O sevinç elbette Bayaram’dı. Ve tabiiki sıla-ı rahimdi. Hem hayatta olanları hem ahirete intikal etmiş akarabaları ziyaret edecek olmanın anlatılmaz sevinciydi. Hatta her bayramda, mezarlıkların hemen yanıbaşındaki musallada okunan Kur’anı kerim ve yapılan dualara her camiden çıkıp gelen cemaatın amin demesinin sevinciydi…

Arefe gününün belki de bin yıla bedel heyacanı, bayrama kavuşmanın mutluluğu bir başka oluyor her yıl. İkindi vakti ve bayram sabahı yapılan mezarlık ziyaretleri, her ne kadar ölmüş akrabaların mezarlarının ziyareti olsa da, aslında insanların kendilerini ziyaretleriydi adeta. Mezarlıklar da bize varoluşu hatırlatan yerlerdir. Evet mezar ziyaretleri de aslında bize, hakiki kimliğimizin, biz de gizli olduğuna işaret etmektedir…

Evet, bir Ramazan’ı da böyle geçirdik. Farklılığın zirveye ulaştığı, yılın diğer yalarında alışkanlık haline gelenin alt üst olduğu bir ay’dı Ramazan. Ve hayat devam ediyor. Kutsal arayış her ne kadar bir ay farklı tecelli etese de devam ediyor. Bu arayış’ın Hz. İbrahim arayışı olması diler, bu vesileyle tüm dostlarımın ve gönül coğrafyamıza ait olan canların bayramını tebrik eder bayramın tüm insanlığa hayırlara vesile olmasını niyaz ederim.