Erkek çocuklar annelerini çok sever.

Hem de çok...

Anneler de oğullarını çok sever.

Hem de çok...

Ama aralarında şöyle bir fark vardır:

Oğullar, annelerini ne kadar çok sevdiklerini onu kaybettikleri zaman anlarlar.

Ağlarlar...

İçleri yanar.

Hayattayken göstermedikleri özeni ve önemi de o zaman gösterirler.

Hayattayken haftada bir gün, o da telefon alarmıyla ya da başka bir uyarıcıyla ararlar onu fakat kaybettikten sonra çook ama çok yâdederler.

Sağken aramadıkları kadar...

Evine gidip karşılıklı bir kahve bile içmedikleri annelerinin mezarı başından ayrılamazlar...

Ama anneler...

Oğullarına verdikleri önemi ve sevgiyi her zaman açık açık gösterirler.

Haftada bir gün ve sadece telefonla aransalar bile...

Hele hele evlendikten sonra...

El kızını bin kere tercih etse bile...

Hiçbir sıkıntısını.

Hiçbir derdini paylaşmasa bile...

Oğullarını çok severler.

Hem de çok...

Kızlarını da severler tabii...

Kızları da annelerini...

Hastanelere bakın, annelerin babaların yanında oğulları yoktur.

Hep kızları vardır.

“Anne gel, bu taraftan...” diyen kızlar...

Her sabah telefonla arayan da kızlarıdır.

Ses tonundan o gün nasıl olduğunu hatta tansiyonunun kaç olduğunu bile anlayan, kızlarıdır.

Her gününün saat saat nasıl geçtiğini de onlar bilir.

Oğulları için üzüldüğünü ki mutlaka üzülürler, neşelendikleri her konuyu da...

Günbegün, yılların geçtiğini kızları bilir.

Ama olsun...

Anneler yine de oğullarını daha çok severler.

“Kız çocuk babaya, erkek çocuk anneye düşkündür” falan değil, ben sadece anne-oğul düşkünlüğünden söz ediyorum.

Hem de modern şehirli ailelerden bahsediyorum.

Yook, “Anneler çocuk ayırt etmez” demeyin.

Ederler...

Tamam, ikisini de severler hatta ikisi için de canlarını verirler ama ayırt da ederler...

Üstelik bu durum ailede herkesçe çoktan kabul edilmiştir bile.

Bazıları kıskanır.

Ama kıskançlık çare değildir.

Bununla baş etmenin tek yolu vardır:

“Ben annemi koşulsuz seviyorum” demek...

Erkek çocuklar annelerini çok sever.

Hem de çok...

Anneler de oğullarını çok sever.

Hem de çok...

Ama aralarında şöyle bir fark vardır:

Oğullar, annelerini ne kadar çok sevdiklerini onu kaybettikleri zaman anlarlar.

Ha, bir de...

Başka birinin annesi öldüğünde...

Akıllarına kendi anneleri gelir.

Hemen telefon ederler!

Telefon...

“Annem, nasılsın? Bir ihtiyacın var mı?”

“Yok oğlum. Ne olsun?”

Oysa vardır.

Onu görmek istiyordur.

Daha çok görmek...