Siyasi partiler, Lefkoşa Belediye Başkanlığı için yarışıyor...
   Aylarca yüzünü göremediğiniz insanlar, partilerine oy toplamak için sokak sokak dolaşıyor...
   Sıkıntı içindeki esnafa gülücük dağıtılıyor, geleceğe dair sözler veriliyor...
   “Onu da yapacağız, bunu da başaracağız” diyorlar...
   Eli sıkılan adamın halini soran olmuyor...
   Günlerdir satış yapamayan, dükkan kirasını zor denkleştiren, banka taksitlerini ödeyemez duruma gelen insanların karşısında ‘büyük işleri’ başarmaktan söz ediyorlar...
   Esnaf yutar mı bunları?..
   Elindeki gazetenin sayfalarını çevirdikçe ülkesinin ne halde olduğunu daha iyi anlıyor...
   Lefkoşa, Girne ve Gazimağusa Mahkemeleri’nde görüşülen davaları ibretle takip ediyor...
   Adam dövme, tehdit, şantaj, tabanca, bıçak, nacak, kama, uyuşturucu, hırsızlık, sahtekarlık, tecavüz...
   Devlet olmak veya devlet yönetmek kolay mıdır?..
   Seçim zamanı geldiğinde kapı kapı dolaşarak vatandaştan oy istemek, sonrasında ülke sorunlarını görmezden gelmek nasıl bir siyaset?..
   Nasıl bir anlayış?..
   Nasıl bir devlet yönetimi?..
   Küçük ülkemizde suçlar patlarken, caydırıcı ceza öngören yasaların Meclis’ten geçirilmemesi, halkı korumakla mükellef olan polis teşkilatını güçlendirecek eksiklerin giderilmemesi ne büyük ciddiyetsizlik?..
   Geride bıraktığımız yıllar içerisinde, diğer suçlardan farklı olarak gerek internet üzerinden, gerekse kontörlü telefonlarla birçok suç işlendi...
   Bazı şirketlerin web sayfaları çökertildiği halde, polis ‘Sorumlular hakkında’ hiçbir şey yapamadı...
   Neden mi?..
   İnternet suçlarıyla ilgili bir yasa yok da ondan...
   Böylesi bir yasayı çıkarmak zor mudur?..
   İstenirse değildir...
   Ama istek olmayınca hiçbir şey yapamazsınız...
   İnternet yasası çıkarmak, kontörlü telefonları kayıt altına alacak bir sistem geliştirmek, siyaset yapanlara oy getirmiyor...
   Bu tür önlemler, sadece ülkesine ve halkın tümüne hizmet için görev yapanlar tarafından alınabilir...
   Yani ciddi devlet yönetimlerinde...
   Yani devlet gibi devletlerde...
   Bir sürü yan kesicinin, vurguncunun, hırsızın ve katilin kol gezdiği bir ülkede kontörlü telefonların ‘kayıtsız’ satışına izin vermek, işlenen suçlara ortak olmakla eş anlamlıdır...
   Parlamentoda temsil edilen tüm siyasi partiler, ülkemizde bugüne kadar internet ve kontörlü telefonlarla işlenen suçların sorumlularıdırlar...
   Hiç kimse kendini haklı çıkarmaya çalışmasın...
   Hayati önem taşıyan yasaların Meclis’ten geçirilmesi için işbirliği yapmaya yanaşmayan ve küçük hesaplar peşinde koşanlar; aslında insanımıza en büyük zararı verenlerdir...
   Tüm siyasiler artık bu ülkede birşeylerin değişmesi gerektiğini anlamak zorundadır...
   Böyle gelmiş, ama böyle gitmeyeceğini onlara anlatmamız gerekiyor...

 
(Kıbrıs'tan)