Milli İstihbarat Teşkilatı'nın 12 Eylül Davası'nda mahkemeye gönderdiği bir belge var. "İliştirilmiş" meslektaşlarımızı üzecek bir belgeden söz ediyorum!

"12 Eylül 1980" tarihli bu MİT belgesinde...

ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'ndeki bütün personelin 11 Eylül 1980 gecesi saat 23.30'dan itibaren büyükelçilikte toplandığından bahisle şöyle deniliyor:

"Büyükelçilikte çalışan bir mahalli personel, 12 Eylül 1980 sabahı yaptığı bir görüşmede, elçilik mensuplarının bir askeri müdahale olacağını iki gün önceden bildiklerini beyan etmiştir." (Cumhuriyet, 27 Nisan 2012)

* * *

Şimdi de, ABD'nin Ankara Büyükelçisi Francis Ricciardone'nin "12 Eylül, ABD'nin desteğiyle mi oldu?" sorusuna hangi cevabı verdiğini hatırlayalım:

"-Türklerin buna inandığını biliyorum ama gerçekten böyle değil. İnsanlar askerin geleceğini biliyor ve bunu istiyordu. Biz de elçilikte sadece tahmin yürütüyorduk. Bilmiyorduk..." (Milliyet, 11 Nisan 2011)

* * *

Francis Ricciardone, Türkiye'ye ilk kez turist olarak 1977'de gelmişti. 1979 Mart'ında ise Ankara'daki elçilikte çalışmaya başlamıştı...

Yani, 12 Eylül darbesi olduğunda Türkiye'de idi.

Ricciardone, Milliyet'teki röportajda, "O yaz, Ankara'da Ron Spiers büyükelçi idi" demişti...

Oysa, 12 Eylül döneminde ABD'nin Ankara Büyükelçisi James Spain'di. Spiers büyükelçilik görevini 1980'in Ocak ayında bırakmış, yerine 28 Şubat 1980'dan itibaren James Spain gelmişti.

Ricciardone, büyükelçileri yanlış hatırlıyor ama bu hafıza karışıklığı, "ABD'nin 12 Eylül darbesindeki rolünü örtbas etme" çabasıyla kıyaslandığında pek de masum kalan bir yanlış!

Türkiye'deki Amerikan diplomatlarının 12 Eylül 1980 darbesinden en az iki gün önceden haberdar olduklarını ispatlayan MİT belgesi Ricciardone'yi yalanlamaya yetiyor.

* * *

Bir de James Spain'in anıları anlattığı "American Diplomacy in Turkey" adlı kitabı var. (1984 basımı)

Kitabın, başındaki damgada "JUSMMAT'a ait olduğu" yazıyor.

JUSMMAT mı? Ankara'daki Amerikan askeri yardım örgütüydü!

Bülent Ecevit, 1974'teki başbakanlığı döneminde Genelkurmay Başkanı Semih Sancar'ın kendisinden Özel Harp Dairesi için para istediğini anlatmıştı, değil mi?

Ecevit, Sancar'a Özel Harp Dairesi'nin yerini de sormuştu. Semih Sancar, da "Amerikan Askeri Yardım Heyeti ile aynı binada" karşılığını vermişti!

* * *

James Spain'in hatıratında yer alan enteresan bir paragrafı da buraya not edelim:

"Milli Güvenlik Konseyi'nin televizyondaki görüntüsü (12 Eylül günü) etkileyici bir performanstı. Evren, Ersin, Tümer, Şahinkaya, Celasun ve Saltık. O akşam bana karım Edith fark ettirdi. Askeri cuntanın tek bir üyesini bile tanımıyordum ve altısı birden son birkaç haftadır bizim evimizdeydi. İyi ki, bu tamamen masum yorum, Radyo Moskova'nın eline geçmedi."

İtirafla dezenformasyonun iç içe geçtiği işbu "bulmaca" gibi sözleri deşifre edebilmek için...

Müslüm Gürses'in "Asla cinayet işleyemem ama pekala adam öldürebilirim" şeklindeki akla ziyan repliğine ihtiyacımız olabilir!

* * *

Bütün bunların üstüne...

Şu son günlerde, ABD'nin 28 Şubat darbesindeki birebir işlevini "karartmaya" çabalayan "iliştirilmiş" hamleleri eklememiz gerekiyor.

Henry Barkey eliyle yapılan illüzyona daha önce burada dikkat çekmiştim.

Barkey "ABD, hiç davetiyeli bir toplantıda darbe planlar mı?" diye dalga geçer gibi sorarken...

Bu "kayıkçı kavgası"nda, suret-i haktan görünen tarafın da aslında "hesaba dahil" olduğu kısa sürede anlaşıldı!

Dahası, Milliyet'in üç yazarı birden (geçen hafta aynı gün) "28 Şubat'ın arkasındaki ABD" hakikatini sümen altı edebilmek maksadıyla gözbağcılık çalıştı.

* * *

Çevik Bir'in 28 Şubat'tan bir hafta önce başta George Tenet olmak üzere ABD'nin "derin adamları" ile yaptığı görüşmeyi en başından beri itina ile yok sayanlar "iliştirilmiş" meslektaşlarımızdı.

Savcı, Çevik Bir'e "ABD'den icazet mi aldınız?" diye sormuştu ve bu soru da "iliştirilmişler" için "yok" hükmünde idi!

Savcının odaklandığı Washington'daki o gizli görüşmenin "belge"sine atıf yapan haberler, basında detaylarıyla yer aldı. 28 Şubat Savcısı, Aralık 2009'da Kozmik Oda'ya giren savcı olduğuna göre...

O belge nereden elde edilmiştir, dersiniz?

(Yeni Şafak'tan alınmıştır)