Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim siyasetimiz kavmiyetçilik üzerine değildir, ırkçılık üzerine hiç değildir. Bizim muhatabımız her zaman insandır. Eğer bizim sınırlarımızda bizi tehdit eden bazı oluşumlar olursa biz bu oluşumlara karşı haddini bildiririz. Eğer kuzey Suriye'de sözde bir Kürt devleti kurma gayreti olursa biz buna müsaade etmeyiz. Nitekim kuzey Suriye'de böyle bir girişim oldu ve biz bu girişimi durdurduk, engelledik. Bundan sonra da buna yine asla müsaade etmeyiz. Oradan ülkemize olan tehditleri asla affetmeyiz." dedi.

Erdoğan, Hamburg Messe Konferans Merkezi'nde düzenlenen "G20 Liderler Zirvesi"nin kapanış oturumu öncesinde bir basın toplantısı düzenledi.

Yabancı bir gazetecinin eylül ayında Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'nin referandum yapması durumunda Türkiye'nin tutumunun ne olacağını sorması üzerine Erdoğan, şöyle konuştu:

 "Doğrusu, referandum konusuna ben Irak'ın bütünlüğü açısından doğru bakmıyorum. Bu, Irak'ın yarınları açısından sıkıntı verici bir adımdır. Bunun haberini Sayın Dostum Barzani'ye Dışişleri Bakanlığı olarak da verdik. Dedik ki 'Bu yanlış bir yoldur. Bundan vazgeçin ve yarın bunun bedelini ödemekte sizin için zor olacaktır.' Şu anda doğrusu hangi konumda oldukları hala bilmiyorum. Temenni ederim ki bundan referandum yapılmadan vazgeçerler ama bundaki direnmeleri onlara ben kaybettirir diye düşünüyorum. Çünkü bizim için onların birliği beraberliği bütünlüğü çok önemlidir."  

G20 Liderler Zirvesi'ne katılan heyetler için dün akşam Elbfilarmoni'de verilen konseri nasıl bulduğu sorulan Erdoğan, konsere katılmadığını, televizyondan izlediğini, projenin gayet güzel olduğunu söyledi.

G20 Liderler Zirvesi'ne ev sahipliği yapan Hamburg'da çıkan olayları görüp görmediği ve polisin tutumunu nasıl bulduğu sorusu üzerine Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Ekranlardan izledik tabii. Polis elinden geleni, bütün gayreti yapmak suretiyle tabii yapmış oldu. Bu ne derece strateji taktik olarak doğrudur ayrı bir konu. Buranın siyasi yönetimi biz değiliz ve buradaki polis teşkilatını yöneten de biz değiliz. Her ülkenin kendine ait bu tür şeylerde stratejileri, taktikleri vardır. Dolayısıyla o stratejiyi, o taktiği, o ülkenin kendi İçişleri Bakanlığı, emniyet teşkilatları kendilerine ait yöntemlerle uygularlar. Bunlara biz karışamayız." 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin argo ifade kullanarak sorduğu soru üzerine, "Bakın, önce dili iyi kullanacaksın. Tamam, argo bir kelime size yakışıyor mu? Burada bu soruyu sormak, bu şekilde." tepkisini gösterdi.

- "Bizim siyasetimiz kavmiyetçilik üzerine değildir"

Yabancı bir gazetecinin, Türkiye ile Irak merkezi yönetimi ve Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi arasındaki iyi ilişki olduğunu hatırlatarak "Türkiye'nin güney sınırlarındaki çatışmalar, Suriye'deki Kürtlerle ilişkilerini nasıl etkileyecek?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları söyledi:

"Bizim siyasetimiz kavmiyetçilik üzerine değildir, ırkçılık üzerine hiç değildir. Bizim muhatabımız her zaman insandır fakat eğer bizim sınırlarımızda, bizi tehdit eden bazı oluşumlar olursa biz bu oluşumlara karşı haddini bildiririz. Eğer Kuzey Suriye'de sözde bir Kürt devleti kurma gayreti olursa biz buna müsaade etmeyiz. Nitekim Kuzey Suriye'de böyle bir girişim oldu ve biz bu girişimi durdurduk, engelledik. Bundan sonra da buna asla müsaade etmeyiz. Oradan ülkemize olan tehditleri asla affetmeyiz." 

 Fırat Kalkanı Harekatı'nın bunun bir ifadesi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şu açıklamaları yaptı:

"Fırat Kalkanı Harekatı'nda ülkemizi kimler tehdit etmiştir? Bir, DEAŞ tehdit etmiştir. İki, bu özellikle illegal Kürt örgütü ki bunlar PYD'dir, YPG'dir. Bunlar tehdit etmiştir. Bunlara karşı sessiz kalmamız mümkün değildir. Nitekim Gaziantep'te DEAŞ'ın ne yazık ki bir saldırısı oldu. 53 vatandaşımız orada şehit oldu. Peki bu ölenler kimdi? Bu ölenlerin hemen hemen tamamına yakını Kürt'tü. Öldürenler, onlar da DEAŞ'tı. O ana kadar biz hep sabrettik ama o andan itibaren dedik 'Artık sabredilmez.' Cerablus'a girdik. DEAŞ'ı sildik attık. Arkadan Rai'ye girdik. Rai'yi de DEAŞ'tan temizledik. Dabık'ı DEAŞ'tan temizledik. El Bab'da neredeyse 170 gün süren mücadeleden sonra orayı da DEAŞ'tan temizledik ve 2 bin kilometrekarelik bir alanı bütün bu teröristlerden temizleyerek Suriyeli oradaki dostlarımızın kendi topraklarına dönmesinin imkanını hazırladık. Afrin konusu bizim için şu anda bir tehdittir. Oradan Kilis'e devamlı bir tehdit var, dolayısıyla bu tehdit devam ettiği sürece biz angajman kurallarını uygulamak suretiyle devam Afrin'dekilere de gerekli dersi vermeye devam edeceğiz. Olay bu kadar."

- "Anlıyorum ki sen Irak'ın bölünmesini istiyorsun"

Yabancı bir gazetecinin "Kürtlerin Ortadoğu'da devlet istediğini, Türkiye'nin buna neden destek vermediğini" sorması üzerine Erdoğan, "Anlıyorum ki sen Irak'ın bölünmesini istiyorsun. Biz Irak'ın bölünmesine müsaade edemeyiz." dedi.

Bu durumu yanlış bulduklarını tekrarlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Eğer Irak'ta bölünme başlarsa bir taraftan Türkmenler başlar, bir taraftan Araplar başlar. Ondan sonra bütün Irak paramparça olur. Siz Irak'ın paramparça olmasını istiyor musunuz? Biz istemiyoruz. Irak eğer bütünlüğünü korursa güçlü olur. Bunun mezhebi boyutu var. Mezhebi boyutu nedir? Bir taraftan şu anda Haşdi Şabi kendine yer arıyor. Şia, öbür tarafta Sünniler var. Bütün bunlarla beraber bu bölünmeye, parçalanmaya müsaade mi edelim? Bu konuda bizim samimi niyetimiz şu ana kadar Sayın Barzani ve onların çalışmalarına en büyük desteği veren hep biz olduk. Şu anda da veriyoruz, dolayısıyla diyoruz ki 'Sakın ha bölünmeden yana olmayın'. Çünkü parçalanmada bereket yoktur ama birlikte bereket vardır. 'Bölünmeyin.' diyoruz. Bunu her zaman Sayın Barzani'ye de söyledim. Gelen bütün yetkililere de söyledim." 

- "Söylediğiniz kişi bir teröristtir"

Erdoğan aynı gazetecinin "Selahattin Demirtaş ve Kürt milletvekilleri ne zaman cezaevinden çıkacak?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Teröristleri cezaevlerinden bırakma yetkisi bizim değildir. Türkiye bir hukuk devletidir. Söylediğiniz kişi bir teröristtir. Öyle bir terörist ki bütün benim Kürt kardeşlerimi sokağa döküp, ondan sonra sokağa döktüğü 53 Kürt kardeşimi yine Kürtlere öldürten bir teröristtir. Bu sadece suçlarından bir tanesidir. Buna benzer daha nice suçları vardır. 'Bizim arkamızda PKK var, PYD var, YPG var.' gibi meydan okuyan bir kişidir. Şu anda zaten yargıdadır. Yargı onlarla ilgili ne karar verirse o karar bizim başımız gözümüz üstündedir." 

G20'ye katılan liderlerin açıklamasında "Ticari konularda dengesizliklere karşı mücadele edebilmek için adımlar atılabilir." ifadesinin yer aldığı hatırlatılarak değerlendirmesi sorulan Erdoğan, "Tam aksine burada da adil bir yaklaşımın ülkeler tarafından, bu tür farklı ülkelere gösterilmesi mantığı hakim. Ondan dolayı da kimse bundan rahatsız olmadı." şeklinde konuştu.

- "Aslında bakmayın siz, onlar da tam desteklerini falan yenilemiyorlar"

Aynı gazetecinin "Paris İklim Anlaşması'na ilişkin 'Şu anda parlamentoda durması daha doğru olur.' dediniz. ABD dışında G-20'nin diğer üyeleri tam desteklerini yinelediler. Sizin açıklamanız biraz buna ters düşüyor." ifadesi üzerine Erdoğan, "Aslında bakmayın siz, onlar da tam desteklerini falan yenilemiyorlar. Hepsinde bir sıkıntı var. Şu anda biz açık ve samimi olarak Sayın Macron'a da Sayın Merkel'e de bu düşüncelerimi söyledim. 'Kusura bakmayın, bize verilen söz yerine gelmedikçe sürece biz parlamentomuzdan bunu geçirmeyiz.' dedim." açıklamasını yaptı. 

- "Böyle bir şeyde tasarruf noktasında yetkim yok"

"Ernst International dün bir açıklama yayınladı, 'Sayın Erdoğan'ın 1998'de tutuklandığında da sesimizi yükseltip, bunun haksızlık olduğunu, serbest bırakılması gerektiğini söylemiştik. Büyükada'daki otelde insan hakları savunucularına karşı yapılan baskın akabinde de aynı talepte bulunuyoruz. Bu arkadaşlar suçsuzdur, bırakılmaları lazım.' dediler, nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Erdoğan, şunları ifade etti:

"İnsan hakları savunucusu dediklerinin, benimle ilgili yapmış olduğu açıklamanın neticesi neydi acaba? Neticesi ne oldu, bunu biliyor musunuz? Neticesi ben hapse girdim ve 4 ay, 10 gün hapiste yattım. İstanbul şehrinin belediye başkanıydım. Yaptığım neydi? Sadece bir şiiri okumaktı. Şu anda bu söyledikleriniz acaba Büyükada'daki bu otelde niçin toplanmıştı? Onlar ise orada ne yazık ki yine adeta 15 Temmuz'un devamı mahiyetinde bir toplantı için bir araya gelmişlerdi. Şu anda istihbaratın aldığı bir duyum üzerine polis teşkilatı buraya baskın yapmıştır. Bu baskının neticesinde de şu anda gözaltına almıştır, tutuklamamıştır. Şimdi bu gözaltı süreci içerisinde meydana ne gelir? Onu bilemem. Bu da belki bir yargı sürecini başlatabilir, o ayrı bir konu. Daha yargıya falan gitmiş değil, şimdi gözaltında. Gözaltına alınmalarının sebebi olduğu için polis teşkilatımız böyle bir uygulamayı yapmıştır. Onların o zaman yapmış oldukları bu çağrıyı şu anda da zaten sağ olsun bayağı başarılı bir şekilde yaptılar, yapıyorlar. Başta siz bu çağrıya sizler de destek veriyorsunuz zaten. Dediğim gibi benim böyle bir şeyde tasarruf noktasında yetkim yok. Şu anda polis teşkilatı ellerindeki belgeleriyle bulduklarıyla bu işle ilgili çalışmasını yapacaktır, ifadelerini alacaktır. Ondan sonra da yargıya göndermek gerekiyorsa yargıya gönderecektir ve kararı da yargı verecektir."

- "Kim o aktivist?"

Bir gazetecinin "Türkiye'nin, uzun süreli gözaltılardan doğacak mağduriyetlerden ve basın özgürlüğü konusunda bu tip insanların, aktivistlerin içeri alınmasından dolayı sürekli eleştirildiği"ni ifade etmesi üzerine Erdoğan, "Kim o aktivist? O aktivist kim? ByLock'çuları mı söylüyorsun, Eagle'cıları mı söylüyorsun yoksa terör örgütüne silah taşıyanları mı söylüyorsun? Silah taşımanın yanında terör örgütlerine her türlü desteği verenleri mi söylüyorsun. Kim bu aktivistler?" ifadelerini kullandı.

Aynı gazetecinin "Ben hakkında somut delil olan insanlarla ilgili hiçbir şey söylemiyorum ama Türkiye'de otomatik olarak herkesin gözaltına alındığı bir ortam var." demesi üzerine Erdoğan, "Ama şimdi söylemiyorsan, bilmeden de bunu söylemeyin, bilin de söyleyin. Bakın haberi doğru kaynaktan alın ve onun üzerine gerekli olan çalışmayı yapın. Haberi doğru kaynaktan almaz da Wall Street Journal ağzıyla konuşursanız sizi yanlışa düşürürler." tepkisini gösterdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladıktan sonra basın toplantısı salonundan çıkarken bir Alman gazeteci, "Deniz Yücel ne zaman mahkemeye çıkacak?" sorusuna, "Deniz Yücel tam bir teröristtir, Kandil'de fotoğrafları var." yanıtını verdi. 

- Erdoğan'a uluslararası ve Alman basının yoğun ilgisi

Erdoğan'ın basın toplantısına uluslararası ve Alman basınının yoğun ilgisi dikkati çekerken, bazı Alman haber kanalları da toplantının bir kısmını canlı olarak yayımladı.

Toplantıda, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da hazır bulundu.