TUBA ŞAHİN

Almanya'da beş kardeşin market işletmeciliğinin ardından kurduğu Baktat Gıda, bulgurdan tarhanaya Anadolu'nun lezzetlerini yurt dışına taşımakla kalmadı, 54 ülkedeki 12 bin 500 noktada ürünlerini tüketiciye ulaştırmayı başardı. 

Yurt dışında yaşayanların memleket tatlarına hasretini gidermek amacıyla 30 yıl önce yola çıkan Baktat Gıda'nın kurucu ortaklarından Mustafa Baklan, ihracatta yakaladıkları başarının hikayesini ve hedeflerini anlattı. 

Baklan, Almanya'da yaşayan Türk işçilerin Anadolu'ya özgü yiyeceklere özleminin kendilerini harekete geçirdiğini belirterek, "Her insan kendi kültürüyle yaşamayı ister. Buradan gidenler, Anadolu'nun kendine özgü yiyeceklerini; bulgurunu, pirincini, tarhanasını ancak yılda bir kez tatilden dönüşte getirebiliyordu. O da bavulda taşımalarına izin verilen 30 kilogram yüke ne kadar sığdırabiliyorlarsa. Bu da birkaç ayda bitiyordu. Bunun eksikliğini hissettik." dedi. 

Başlangıçta 600 metrekare satış alanı olan bin metrekarelik markette Türkiye'den getirdikleri kuru bakliyat ve çerezi ambalajlayarak sattıklarını ifade eden Baklan, gelen olumlu geri bildirimlerin işi büyütmeleri için kendilerine cesaret verdiğini söyledi. 

Baklan, Türkiye'deki ilk fabrikalarını memleketleri Çorum'un Sungurlu ilçesinde kurduklarını, daha sonra Ege Bölgesi'ne yöneldiklerini belirterek, bu adımları atarken ürünlerin kalitesini ve tazeliğini korumak için ham maddeye yakınlığı gözettiklerini bildirdi.

Avrupa'da bu kadar çeşidi sürekli aynı kalitede bulunduran bir şirketin bulunmadığını, bu durumun Avrupa pazarının kendilerine açılmasını sağladığını anlatan Baklan, "Halen 3 bin 200 çeşit ürünle gıda sektöründe en fazla hizmet veren şirketlerden biriyiz." diye konuştu.

- "Alman mağazalarını ikna ettik"

Baklan, ürün yelpazesine bağlı satış ağlarını genişlettiklerini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Alman mağazalarına giderek 'Almanya'da 3 milyon Türk, 3-4 milyon civarında diğer Akdeniz ülkelerinden vatandaşlar ve Müslüman ülkelerden gelen insanlar yaşıyor. Bir de 4-5 milyon civarında Alman turist gittikleri Türkiye ve o ülkelerdeki Akdeniz ürünlerini tezgahında görmek istemez mi?' dedik ve onları ikna ettik. Firmalar birkaç mağazalarında ürünlerimizi denedi ve memnun kaldı. Pazarlama stratejimizi değiştirmek faydalı oldu. Türk marketlerini bırakmadık ama krizden dolayı birçoğu kapandı. Biz de Türkiye’deki ihracatımızı düşürmemek için yeni arayışa girmek zorunda kaldık."

Baklan, 8 bin 500 Alman mağazası dahil, 54 ülkede 12 bin 500 noktada ürün sattıklarını belirterek, bu alanda dünya markası olmayı, Türk menşeli ürünleri dünyanın her tarafına götürmeyi hedeflediklerini bildirdi. 

2008 krizini atlatmalarında bu geniş satış ağının yanında piyasaya organik ürün sunmalarının da etkili olduğuna işaret eden Baklan, şöyle konuştu:

"O dönem bir pazar araştırması yaptırdık ve gördük ki birilerinin de parası var. Türkiye'den getirdiğimiz organik ürünleri onlara satmaya başladık. Avrupalılar, Türkiye'den 1 ton ürün alıp kendi ambalajıyla paketletiyordu. Türk markası yoktu. Bizim ilk başladığımız günden beri hedefimiz Türk markası yaratmaktı. Bundan sonra Almanya'ya organik ürün götürdük. Bu krizi, lüks mağazalara sattığımız organik ürünlerle, işçilerimizi çıkarmadan, üreticilerimizi mağdur etmeden atlattık.”

- "Kolaylık tanınması lazım"

Baklan, Türkiye'den yaptıkları gıda ve içecek ihracatının yaklaşık 60 bin ton olduğuna dikkati çekerek, ürettikleri ürünlerin yüzde 10'unu iç piyasada sattıklarını, yüzde 90'ını ihraç ettiklerini dile getirdi.

Avrupa'daki cirolarının yüzde 30'unun Türkiye'den tedarik edildiğini vurgulayan Baklan, "Türkiye'de ekimi olmayan ürünleri Türkiye'de işleyip ihraç etmekte maalesef bürokrasi sorunu var. Bunları başka ülkelerde paketleyip satmak zorunda kalıyoruz. Dahilde işleme belgesi bürokrasisi azaltılırsa Türkiye'den daha fazla ürün çıkarmış oluruz. Dışarıda yaptığımız fason üretimde istihdam, malzeme, ham madde, elektrik gibi girdileri Türkiye'ye kazandırma şansımız var ama kolaylık tanınması lazım. Katma değeri yüksek malların Gümrük Birliği ile gıdada önünün açılmasını arzu ediyoruz." dedi.

Baklan, Avrupa'da bu yıl 175 milyon avroluk satış rakamı yakaladıklarını, gelecek üç yılda bunu 250 milyon avroya çıkarmayı hedeflediklerini belirterek, "Türkiye’nin tarımda dünya ile rekabet edebiliyor olması lazım, bu da tarımın desteklenmesinden geçiyor." değerlendirmesinde bulundu.

İhracat yapmak isteyen firmalara tavsiyelerde bulunan Baklan, "İhracata önem verip satış yapılacak ülkelerin yasalarını incelesinler. Seminerlerle o ülkelerin kültürel yapısı, kanunları, yaşam koşulları ve alım gücü anlatılmalı." diye konuştu.