O gece, partinin en yetkili ağızlarından biri, kameraların karşısına geçmiş, aynen şunları söylüyordu:
-Allah aşkına inin o dağlardan (bağırarak ve iki kere). Yüreğinizin yangınını dualarla dindirin. TSK, Mehmetçik orada. Bürokrasi, siyasi kadrolar, emniyet orada. Devletin her birimi, askeri ile sivili ile orada. İnin o dağlardan aşağıya.
24 saat geçmedi ki, aynı kişi \"devlet nerede?\" diye bağırmaya başladı.
Ardından bir takım raporlar ortaya çıktı.
Hemen karar verildi, \"sabotaj yok\" denildi:
-Helikopter dağlara çarpmış! Öyle inanılmaz şeyler oldu ki... TV 8\'de Erkan Tan\'ın programında şu garip ifadeler bile kullanıldı:
-Bir delillendirsem gereğini yaparım.
Yapamazsam da etek giyer dolaşırım!
Bu arada, aynı partinin yöneticileri Devlet Denetleme Kurulu\'na verdikleri ifadelerde \"Bu bir sabotajdır\" dediler. Muhsin Yazıcıoğlu\'nun zorla o helikoptere bindirilip Çağlayancerit\'e götürüldüğünü yönünde ifadeler verdiler.
İddialar iddiaları izledi. Zamanla algılar değişti. Sokakta kimi çevirip sorsanız, \"Olay bir suikasttır\" diyecek hale geldi.
Yıllar sonra BBP Genel Başkanı Mustafa Destici de kameraların karşısında olayın suikast olduğu yönünde ifadeler kullandı:
-Örgüt bağlantısı çıkmasını istemem, ama yüksek oranda öyle görünüyor.
Bu tespit yapılınca, sorgulanması ve araştırılması gereken önemli bir nokta vardı.
Acaba dillendirilen o \"örgüt\" partinin içine de nüfuz etmiş miydi? Belki BBP içinde dahi bilen azdır, ama geçmişte Muhsin Yazıcıoğlu\'nun en yakınına kadar sızmış istihbarat elemanları vardı. Hepsini isim isim yazabilirim. Zamanla tamamı deşifre oldu.
Sen misin, bunları yazan?
Hemen belden aşağı vuruşlar başladı!

* * *

Yine bu köşede çeşitli görüşler yer aldı.
Devlet Denetleme Kurulu\'na verilen ifadelerden yola çıkıyor, ellerindeki bilgi ve belgeleri birleştiriyor, sürecin kötü yönetildiğini iddia ediyorlardı.
Biri yıllarca o partide yöneticilik yapmış, Muhsin Yazıcıoğlu\'nu ve BBP camiasını çok iyi tanıyan Ökkeş Şendiller\'di. Diğeri de herkesin bildiği, devlet memuru olduğu için korumak amacıyla sadece adının baş harflerini verdiğim M.Ç\'ydi. Ayrıca, yıllarca o camiada bulunmuş, Alperen Ocakları\'nda yöneticilik yapmış onlarca kişi de \"Bu süreç kötü yönetildi\" diyordu. Bazı internet siteleri ise, çok ciddi iddialarda bulunuyordu.
Artık olayın üzerindeki sis perdesinin kalkması, aydınlanması isteniyordu.
BBP\'nin bazı yöneticileri, \"uyarılarınız için teşekkür ederiz\" demek ve iddialara cevap vermek yerine savunmaya geçti. Genel Başkan Mustafa Destici, bir televizyon programına çıkıp aynen şunları söyledi:
-Kongre sürecini etkilemeye yöneliktir. Bu yazının çok alçakça bir yazı olduğu bellidir.
Ne kongresi beyler? Sizin kongreniz kimin umurunda?
Beni, sizin kongreniz ve kongre hesaplarınız değil, Muhsin Yazıcıoğlu ilgilendiriyor.
Unutmayın ki, geçmişte sizin genel başkanınız olan Rahmetli, benim de arkadaşım ve dostumdu! Ayrıca, hiç tanımadığım bir insan olsaydı da sonuç değişmezdi. Ben yine gazetecilik görevimi yapar, vicdan sahibi herkes gibi düşünür ve yazardım. Hiç kuşkum yok ki, rahmetli de böyle davranırdı! Yine unutmayın ki, orada sadece Muhsin Yazıcıoğlu hayatını kaybetmedi.
Tam 6 kişi can verdi. Meslektaşım İsmail Güneş de bağıra bağıra öldü.
Otopsi raporlarına göre erken davranılsaydı, bugün çoğu hayatta olacaktı.
Bu köşede görüşlerine yer verdiğim M.Ç\'nin devlet memuru olduğu için bir kongre hesabı olamaz. Ökkeş Şendiller de binde 7\'ye düşürülmüş bir yapı içinde yer almayacağını her yerde ve her fırsatta söylüyor.
Tekrar ediyorum... Siz kongrenizi, koltuğunuzu, siyasi hesaplarınızı her şeyin üzerinde tutabilirsiniz. Konuşulması gerekenleri konuşmayabilir, tartışılması gerekenleri tartışmayabilirsiniz. Dün \"TSK orada gerekeni yapıyor\" derken, bugün televizyonlara çıkıp Genelkurmay\'ı suçlayabilirsiniz. Hatta bu uğurda üslubunuzu da bozabilirsiniz...Benim için fark etmez. Yine gerçeği aramaya devam ederim. Bu ülkede feraset ve vicdan sahibi insan o kadar çok ki.
Gereken değerlendirmeyi onlar zaten yaparlar!

(Takvim)