Bu ülke daha iki ay önce tarihinin en aşağılık darbe girişimlerinden birine sahne oldu.

Fethullahçı teröristler, elebaşlarının "Erdoğan gidecek" kehanetini haklı çıkarmak için insanların üzerine tank, helikopter ve uçaklarla ölüm kustu. 251 kişi, vatanı, namusu, devleti, bayrağı, dini için şehit oldu. Yüzlerce insan yaralandı, gazi oldu.

'Laiklik' diyenler de iyi biliyor ki Türkiye demokrasisini, şehitlerin kanı kurtardı.

Ortada böylesine tarihi ve destansı bir zafer varken, yaşadığımız toplumsal travmayı tam olarak atlatamamışken medyanın son üç günlük tartışma gündemine bakın Allah aşkına; şortlu kadına saldırı.

***

15 Temmuz dururken, FETÖ ile mücadele sürerken, teröre karşı tarihin en büyük ve kapsamlı operasyonları yapılırken, Türkiye Suriye'de Fırat Kalkanı Harekâtı başlatmışken gündem, şizofren birinin bir hemşireye yönelik alçak saldırısına kilitlendi.

FETÖ'cüler ve ortakları hala kıs kıs gülerken Allah rızası için bizi "şort" la meşgul etmeyin. Etmeyelim. 15 Temmuz'dan bu yana 'milli' bir duruş sergileyen Doğan Grubu'nun eski alışkanlıkları, bu olay gibi münferit vakalarda maalesef yeniden nüksediyor.

Kendini 'sol' sanan bazı mezhepçi gazetelerin de olayı abartıp yeniden kurgulaması, mağdurun ağzından çıkmamış lafları sanki o söylemiş gibi toplumsal huzuru bozacak şekilde provokasyon yapması en hafif tabirle sahtekarlıktır.

28 Şubat'ta, on binlerce başörtülü yerlerde sürüklenip dövüldüğünde, horlandığında gıkı çıkmayanlar bugün kalkmış "Şort" muhabbeti yapıyorlar. İkiyüzlülük de bir yere kadar…

***

Saldırgan ifadesinde, sık sık olmayan hayali birileriyle konuştuğunu, olay sırasında otobüste de kendisine "20 kişilik solcu teröristlerin saldırdığını" söylemiş. Sonra da "Şort için" demiş. Bu kişi meczup değildir de nedir?

Hepimiz bu ülkenin çocuklarıyız. Bu ülkenin sosyolojisini biliyoruz. Akrabalarımız, çevremiz, komşularımız var. Kendine 'dindarım' diyenin de 'laikim' diyenin de örtüsünden, giyiminden, eteğinden vs. dolayı bir komşusunu, akrabasını tartakladığını, dövdüğünü gördünüz mü?

***

Provokatör veya meczup birinin dayağını manşete çeken gazeteler unutmasın ki, kendi gazete ve televizyon binalarını 15 Temmuz'da şalvarlı, sarıklı abiler kurtardı.

Bu alçak saldırıyı yapan meczubun gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılması ve akabinde tekrar tutuklanması da garip. Hala bürokrasideki hantallığın bitmediğini gösteriyor.

Saldırgan belli ki akli dengesi yerinde olmayan, çevresindekilerin anlatımıyla psikolojisi bozuk 'şizofren' biri. O halde niye gözetim altına alınıp akıl hastanesine sevk edilmiyor da evine yollanıyor?

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "15 Temmuz'dan sonra hiç kimse eskisi gibi davranamaz, ben dahil" dediğini unutmayalım. Aynı şey, senelerce "Oruç tutmayanı dövdüler", "Mini etekliye kezzap attılar", "Şortluyu tartakladılar" gibi sözde haber yapanlar için geçerli değil mi?

Bu ülkenin en tepesindeki yöneticilerden sokaktaki vatandaşa kadar herkes artık kutuplaştırıcı, ötekileştirici söylemlerden kaçınacak ama medya bundan hariç mi olacak?

Kadın üzerinden siyaset üretilmesinden de bıktık kadın üzerinden provokasyonlar yapılmasından da.

Kadınların ne başörtüsüne ne çarşafına ne mini eteğine ne şortuna kimse karışamaz. Karıştığını anda her düşünceden tüm insanları karşısında bulur.

Türkiye'ye bir şey olursa ne laiklerin ne dindarların ne Alevilerin ne Kürtler'in gidecek başka ülkesi yok. Bırakalım farklılıklarımızı da birbirimize ve ülkemize sahip çıkalım.

(Aktüel'den)