Sevgili okuyucular, bu pazar sohbetinde pek de hoşlanacağınızı sanmadığım bir konudan bahsedeceğim: Apo'ya ev hapsi... Bebek katili teröristbaşının PKK/ BDP'deki zombileri ve bu kanlı vudu âyininde onu destekleyen medyadaki hempaları, bu defa 'ev hapsi' diye tutturdular.
Utanmasalar, teröristbaşının hemen tahliye edilmesini, BDP Grubu'nun başına geçmesini ya da güya kurulacak 'Kürdistan Özerk Bölgesi'nin ve 'Cumhuriyeti'nin başkanı olmasını isteyecekler. Kim bilir, belki içlerinden Talabani'nin Amerikan desteğiyle Irak Cumhurbaşkanı olmasına bakarak 'Niye TC'nin de başına gelmesin?' diye geçirenler bile vardır.

İdam sehpasından özel villaya...
Efendim, bendeniz ömrümü millet ve devlet yolunda hizmetlerle geçirdim. Bu yolda yarım asrı tamamlamak üzereyim. 'İnsan Hakları Mitingi'nde konuştuğum için 1 yıl ağır hapse mahkûm oldum ve Ayaş Cezaevi'ndeki bol fareli hücremde aylarca hapis yattım. Bu ülkede Başbakanlık Müsteşarı olmuş, bakanlıklar yapmış birisi olarak bırakınız 'ev hapsi'nde kalmayı, yarım saatlik izin bile alamadım.
Herifçioğlu eli kanlı bir câni, bir haydut, 40 bin vatandaşımızın katili... İdam sehpasından canını zor kurtarmış lâkin ne yazık ki devletin aczi yüzünden, tıkıldığı hapishaneden terör örgütünü yönetmeye devam ediyor. Bir yandan da 'özgürlük savaşçısı', 'Mandela' pozunu atıyor.
Apo ve tayfası, koskoca devletle pazarlık yapıyor. 'Öcalan ev hapsine alınırsa terörü bitiririz' diyorlar. Aslında sadece bu sözün dahi nasıl bir şantaj ve tehdit ihtiva ettiği açıkça görülebiliyor. Bu zilleti kabullenenlerin hiçbir nizam ve meşruiyet mefhumuna sahip olmadığı gün gibi âşikârdır.

Ya şehitlerimiz?!..
Apo
'ya ev hapsi demek, onun lüks içinde rahatça yaşayabileceği bir mekânda terör örgütünü yönetmesini sağlamak demektir. Bu ise Apo'nun tahliyesinden daha büyük bir kepazelik olur.
Apo'nun, 2005'te İnfaz Kanunu'nda yapılan değişikliğin kapsamında değerlendirilmesi de hukuken mümkün değildir. Özel infaz usulünün uygulanabilmesi için, teröristbaşının ya kadın olması, ya 65 yaşını bitirmiş bulunması ya da sağlığının müsait olmaması lâzımdır. Apo'nun durumu bu özelliklere hiçbir şekilde uygun değildir.
Diğer taraftan, 'sosyal meşruiyet' 'hukukî meşruiyet'ten daha önemlidir; zira kanunî uygulamalar, içinde yaşanılan toplumun iradesiyle belirlenir.
Düşünebiliyor musunuz, bir yanda 7 bin şehit, onbinlerce yaralı gazi ve 40 binden fazla vatandaşımızın ölümü; bir yanda milyonlarca gönlü yaralı insan ve bir yanda bunların katiline sözümona 'ev hapsi' cezasıyla keyif çatma imkânı?..
Beyler, siz bu memlekette, artık köylere kadar 'şehit mezarlıkları' olduğunun farkında değil misiniz?...
Bereket versin Başbakan Erdoğan bu konuda çok şuurlu. Erdoğan, defaatle ve kararlı bir şekilde, kendisinin iş başına olduğu sürece Öcalan'ın İmralı'dan çıkmayacağını ve böyle bir talep karşısında sonuna kadar dik duracağını vurgulamıştır. Başbakan'ın bu her zamanki dik duruşunu, hem vicdanî bakımdan hem de siyasetin gerçekleri açısından sonuna kadar destekliyoruz.
Birkaç çapulcuyla ve köşe yazarıyla halkı kandıracağını ve devlete gözdağı vereceğini zannedenlere sesleniyoruz: Alan da gaçan mı?..