SADECE yüzeyde olanlardan, varsayımlardan yola çıkılarak sanki AKP iktidarı ile Gülen hareketi arasında bir tür iç savaş varmış gibi yorumlar yapmanın yalnızca Ergenekon yapılanmalarının rövanşist amaçlarına hizmet edeceğini iki taraftan da konuştuğum insanlar ifade ediyorlar. Bu insanlar AKP\'yi çok iyi bilen ve bazıları da Başbakan\'ın kulağına fısıldayabilecek kadar yakın olanlardı. Öte yanda Gülen hareketini de çok iyi bilen ve bazıları da Fethullah Gülen\'in kulağına fısıldayabilecek kadar yakın olanlardan oluşuyor.
Bir savaş başladı ve \"Bu savaş, taraflardan bir tanesi tasfiye edilinceye kadar bitmez\" şeklindeki yorumun çok tehlikeli olduğunu söyleyenler, \"Bu yorumu yapanlar iyi niyetli olsalar bile büyük bir yanlış içindeler\" de dediler. Bu yorum iki taraf için de ortaktı.

AHMET ALTAN ŞAŞIRTTI
Özellikle Ahmet Altan\'ın yorumuna bir anlam veremediklerini söyleyenler \"Galiba Ahmet Altan çok kızgın olduğu Başbakan ile hesaplaşmasını cemaat üzerinde yapıyor olmalı\" yorumunu da eklediler.
Ben bu görüşleri dinledikten sonra \"Çok kısa süre önce Gülen hareketi bazı bakanlıklarda ve devlette cemaatten olduğu bilinen insanları tasfiyeye giriştiği için çok kızgındı, acaba şimdi bunun öcü alınıyor olabilir mi?\" sorusunu da sordum.
AKP tarafı, biliyorsunuz sizinle bu konuyu daha önce konuştuk, \"Böyle bir tasfiye girişimi söz konusu değildir\" diye tekrarladılar. Gülen hareketi tarafı ise \"O günlerde bizim bir yanlış anlamamız oldu sonra işler düzeldi; hiçbir sorun kalmadı\" dediler. Sonra da zaten Sayın Başbakan\'ın Zaman Gazetesi\'nin davetine Ankara\'da katıldığı gün bu yanlış anlamanın giderildiğinin de işareti verildi.
İki tarafla da konuşmalarımdan sonra anladım ki hem Gülen hareketi ve hem de iktidar tarafı Ergenekon ile mücadelenin henüz daha bitmediğine inanıyorlar. Herkes Ergenekon\'un bugüne kadar çok az bölümüne dokunulabildiğini ve hem devlette hem de medya da dahil diğer kurumlarda Ergenekon düşüncesinde olanların da tasfiye edilmesi gerektiğini söylediler. Bu aynı zamanda önümüzdeki günlerde yeni tutuklama dalgalarının da geleceğinin göstergesi mi? Bu yoldaki soruma iki taraftan da kimse \"Hayır\" cevabını vermedi.

BENİM GÖRÜŞÜME GELİNCE
Buraya kadar anlattıklarım, ben yazıyorum, gayet tabii ki benim imzam altında çıkacak, ama yukardakiler içinde kesin benim görüşüm diye adlandırabileceğim bir yön fazla yok; sadece tarafların görüşlerini aktarmaya çalıştım. Ama tabii ki ben de Ergenekon\'un devlet içinde birçok kuruluştan henüz tasfiye edilmediğini düşünüyorum ve ben de bunun işaretlerini haberlerden takip ediyorum.
Ben sadece yeni dalgalar gerçekten gelecekse bunların artık haksızlıklara yol açmadan yapılmasını istiyorum çünkü bundan önceki dalgalarda haksızlık algısı yaratan uygulamalar hem Türkiye\'ye hem de Ergenekon soruşturmasının selametine zarar verdi.

TARAF YOK Kİ SAVAŞ OLSUN
AKP ile Gülen Cemaati\'ni farklı taraflar ve gerektiğinde birbiriyle savaşabilecek taraflar olarak göstermek bence yanlış; çünkü böyle iki taraf yok ortada. AKP ve Cemaat tamamen birbirleriyle iç içe geçmiş durumdalar. Her konuda anlaşamasalar da önemli, hayati konularda anlaşma içindeler ne AKP Cemaatsiz yapmak istiyor ne de Cemaat AKP olmadan yapabilir, bunun tamamen bilincinde.
Özellikle Ergenekon zihniyeti ve oluşumuyla mücadele konusunda AKP ve Cemaat tamamen anlaşmış durumda. Başbakan Anayasa oylamasında Cemaat\'in çalışmasını ve verdiği desteği unutmuyor. Ve bir olası başkanlık seçiminde aynı tür desteğe ihtiyacı olacağını da biliyor.
Cemaat denilen Gülen hareketi emir komuta zinciri içinde çalışan bir ordu benzeri hiyerarşik bir yapı değildir. Bu tür yorumları yapanlar sadece önyargılarıyla konuşuyorlar. Onlara tavsiyem, benim gibi uğraşıp bağlantılar kurup hareket içinde yer alan insanları tanımaya çalışmalarıdır. Ben bunu yaptım ve hareket içinde olan insanların amaçlarının, hayallerinin tamamen farklı olduğunu biliyorum. Bu hareket devlet ile çatışmayı katiyen istemez, iktidardan da korkar.

GÜLEN KESİN İZİN VERMEZ
Diyelim ki hareket içinde bazı insanlar gözünü kararttı ve iktidara karşı savaş açtı. Bunu sadece büyükleri olarak bilinen Fethullah Gülen\'i karşısına alarak yapabilir; çünkü Gülen defalarca yazdı konuştu, o devlete karşı katiyen karşı çıkılmasını istemiyor, devlet kurumları arasındaki uyumun ne kadar önemli olduğunu da defalarca anlattı.
Şimdi bazıları diyecekler ki, peki sen inanıyor musun bu laflara, yalan olmadığını nereden biliyorsun...
Evet inanıyorum, benim tanıdığım Fethullah Gülen böylesine dünyevi küçük bir şeyde yalan söyleyecek bir adam katiyen değil. Devlet sevgisi, saygısı son derece gerçek onun.

DÜŞÜNCELERİM BU KADAR
Konuştuğum insanlardan sonra kendi düşüncelerim de böyle olunca ben AKP ile Cemaat arasında bir kavga olduğuna inanmıyorum. Bunu varmış gibi yorumlamak Türkiye\'nin çıkarına değildir. Öyle tür bir kavga Türkiye\'ye sadece zarar verir. Bu tür bir kavganın olduğu algısından sadece Ergenekon zihniyeti memnunluk duyabilir. Ergenekon zihniyeti de Türkiye\'ye zarardan başka bir şey veremez.
Başbakan bir an önce devlete çekidüzen vererek herkese haddini bildirip böyle yanlış yorumların, algıların doğmasına yol açan ortamı düzeltmelidir ve bunu da yapacak.
Bu açıdan Gülen hareketinden insanların da, bu düzenin bir an önce kurulmasını istediklerini ve \"İktidarın başında iyi ki Erdoğan gibi bir insan var, o bu işi toparlar\" diye de konuştuklarını söylemeliyim.
Ben geçen gün MİT konusunda biraz susmamız gerektiğini bu yüzden yazdım. Bilmeden, tam anlamadan konuşan gazeteciler bu kavganın içinde yokmuş gibi görünen gizli güçlerin emellerine alet oluyorlar. Bu yüzden herkes soğukkanlı olmalı ve bu hassas, kritik dönemde ve bugünkü dünya konjonktüründe Türkiye\'yi zayıflatacak kavga ve tartışmaların dışında durmalıyız. Biliyorum sakin ve soğukkanlı tavır ve yazı, TV konuşmaları reyting ve tıklanma rekorları getirmez ama ben topluma karşı görevimi bu tür küçük kaygıların üstünde tutuyorum, herkese de aynı tavrı tavsiye ediyorum.

(HaberTürk)