Aydınlar, Akil adamlar, Gizli senatörler falan filan. Birileri çıkıyor, yüz kişi, bin kişi bir araya geliyor , sonra döktüre, döktüre hazırladıkları bildiriyi imzalayıp basına servis ediyorlar. Hazırladıkları şey depremle, ilaçla, hastalıklarla, soğuklarla, yoksullukla, gıdaların vitamini, çocuk bakımı, gençlerin okul hayatı ile ilgili değil. Allayıp pulladıkları, ballandırarak imzalanan şey terör, terörist konulu ve devletin teröristlerle pazarlığa oturmalarını öneren bir bildiridir.

Hükümeti, hükümeti temsil eden seçilmiş veya atanmış makam, yetki sahibi kişileri beğenirsiniz veya beğenmezsiniz. Hükümetin karşısında veya yanında veya ardında bir tavır almış olabilirsiniz. Ama hangi devletin vatandaşı iseniz, hangi devletin kimlik ve pasaport cüzdanlarını taşıyorsanız, o devletin yanında olmak zorundasınız. Devletçi ve milletçi olmak zorundasınız. Vatansever, bayrakçı olmak zorundasınız. Bu devleti kuran kişinin prensiplerini savunmak, Atatürkçü olmak zorundasınız.

Ciddi bir devlet terör örgütü ile pazarlık yapmaz, onunla masaya oturmaz. Diğer hasım devletler, kendisini çeşitli entrikalar ile zorlasa bile, ciddi devlet çetelerle, mafya ile, cinayet şebekeleri ile, katiller organizasyonları ile pazarlığa, anlaşmaya, oturmaz.

Devlete, devletin polisine, askerine kurşun sıkan, devletin bayrağından ve rejiminden rahatsız olan şebekelerle, organizasyonlarla devletin işi olmaz.

Herkes işini yapacaktır. Futbolcu gol atacaktır. Kaleci gol yemeyecektir. Artist rol yapacaktır. Şarkıcı türkülerini  söyleyecektir. İşçi işini yapacaktır. Memur görevini yapacaktır. Bilim adamı bilim dalına yönelik akademik çalışmalarını sürdürecektir.

Ama devlete akıl verir gibi ‘’ Aydınlar bildirisi’’ adı ile teröristleri savunurcasına ahkam kesmek, bilim adamlığı değil cehalet olur. Fikir özgürlüğü değil, fikir kirliliği ve akıl karartması olur. İfade özgürlüğü, fikir özgürlüğü, düşünce özgürlüğü diyerek, insanların nasıl işkenceler ile öldürülerek zevk alınacağını tartışamayız. Küçük çocuklara cinsel istismarın ne kadar hoş olabileceğini( Allah korusun) tartışamayız. Atatürk’ün vatan haini olduğunu ileri süremeyiz. Elin Türk düşmanı ‘’ Ermeni Soykırımı vardır. Bunun aksini iddia eden suç işlemiş olur’’ diye yüce denilen ama cüce meclislerinden yasalar çıkartırken, biz kendi devletimize teröristlerle anlaşmasını  tavsiye edemeyiz.

En aydınlık aydın kişi kendi işini yapan aydındır. En akil akıllı kadın kendi işini yarım bırakıp devletin işlerine maydanoz olmayan kadındır. Bu ülkede 10 milyon seçmen vatandaşlık görevi olan oyunu kullanma vazifesini yapmadı. Gerçekten akilseniz sadece onları oy kullanmaya ikna etmelisiniz.

Devlete, polisine, askerine kurşun sıkan ,isyan eden, ayaklanan (din adına veya mezhep için yada etnik kökünü bahane edip)gruplara devletin öpücük gönderecek, iltifat edecek hali yoktur. Ne gerekiyorsa yapılacaktır.

“Türkiye partisiyiz. Etnik bir iddiamız yok’’  diyenler birkaç milletvekili çıkardıktan 2 gün sonra 40 bin kişinin ölümünden sorumlu cinayet ve ihanet  şebekesinin sorumlusunu hapisten çıkartmayı, Ona özgürlük vermeyi şart koşmaya başladılar. Özerklik demeye başladılar.

Üstüme vazife değil. Kendi akıl kırıntımla geçinmeye çalışıyorum, kendi mum ışığımla önümdeki karanlığı aydınlatıp önümü görmeye çalışıyorum.

Ama milletimi salak yerine koymaya çalışan aydınlara, akillere tahammülüm yoktur ve olamaz.

Her kim olursa olsun; cinayet şebekelerine, mafya örgütlerine, katiller organizasyonlarına, devleti ve milleti ölümle tehdit edenlere, şantajcılara  yasal bir zemin kazandırmaktan kaçınır. Onların sevgiye, şefkate, merhamete layık olduklarını iddia edemez. Devletinin yetkililerine karşı bu insanları şirin, sevimli makul gösterme çabalarına giremez.