Ekonomik olarak batağın eşiğine gelmiş olan Kıbrıs Rum Yönetimine, kurtulması için gerekli olan krediyi vermek için devreye girmiş olan Troika’nın masaya koyduğu “Mali yardım Koşulları”nın hazırlanış mantığı, sadece Kıbrıslı Rumları değil tüm AB üyesi devletlerin vatandaşlarını da korkuttu.

 

Hem de ne korkutma.

AB’deki tüm mudiler veya bankada para hesabı sahibi olan AB vatandaşları, bayağı ürkmüşler Troika’nın son yaptırımından. Ürkmelerinin nedeni de “Bizimde başımıza böyle bir şey gelirse, demek ki bizden de zorla para kesecekler” düşüncesi. 

 

Troika’nın Kıbrıslı Rumların önüne koyduğu paket, tüm AB üyesi vatandaşlara, toptan bir mesaj vermiş; “Aklınız başınıza alın ve çalışın, aksi takdirde mevduatlarınızdan her an kesinti yapabilirim…”  Belli ki işin içine para girince, Avrupa Birliğinde ne güven kalıyor, ne birlik ne de vatan sevgisi.

 

Zaten evvelki gün Kıbrıs Rum Cumhurbaşkanlığı Sarayı önünde Avrupa Birliğine karşı yapılan gösteride hayvan pisliklerini ve kırpılmış koyun tüylerini etrafa saçarak yapılan protesto gösterisinden sonra bazı protestocuların Alman Büyükelçiliğine saldırarak binadan bayrağı indirmesi ve bazı AB üyesi devletlerinin büyükelçiliklerinin de alelacele bayraklarını direkten indirip elçilik binasını gözlerden ırak tutmaya çalışması, hoşnutsuzluğun ve isyanın ne boyutta olduğunu gözler önüne sermeye yeterli.

 

Troika'nın bir ayağını oluşturan Avrupa Merkez Bankası ise tam bir açıkgözlük sergiledi. Rum Yönetiminin önüne konan "tasarruf" paketindeki maddelerden bir tanesi, parasını Avrupa Merkez Bankası tahvillerine yatırmış Kıbrıs Rum vatandaşlarını bu kesintiden muaf tutmakta. Yani Avrupa Merkez Bankası'nın tahvillerinin hangi parayla alındığı çok da önemli değil. Para eğer hesap veya Rum bankalarının tahvilleri yerine Avrupa Merkez Bankası tahvillerinde yatıyorsa, ak da olsa kara da olsa, baş üstünde yeri var ve kesinti de yok.

 

Güney Kıbrıs Merkez Bankası verilerine göre Kıbrıs Rum bankalarında toplam olarak 70 milyar Euro'luk bir mevduat var. Bu meblağın yaklaşık 43,3 milyarı Kıbrıslı Rumlara, 5,3 milyarı Avrupa Birliği vatandaşlarına, 19 milyarı Ruslara ve 2.5 milyarı da diğer ülke vatandaşlarına ait. Bu diğer ülke vatandaşları listesinde BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel temsilcisi Alexander Downer'ın da adı geçmekte.

 

Downer'in gözünün yaşına bakan yok. Ondan da kesinti yapılırken, Rum tarafında yaşayan Rusların büyük çoğunluğunun, ana sermayelerini Rusya'dan getirmiş olmalarına rağmen, paralarını Rum tarafındaki bankalarda açtıkları hesaplarda tuttukları için tümü de kesintiye tabi olacak.

 

Rusların kesilir de Rum tarafında yaşayan İngilizlerinki mi kesilmeyecek. Kıbrıs Rum tarafında yaklaşık 80 bin İngiliz vatandaşı yaşıyor. Onların da İngiltere'den getirdikleri ve emekli olanların da her ay sonu İngiltere'den gelen paraları da bu şimdilik "Bir kereliğine" denilen kesintinin kurbanı.

 

Bu nedenle de Rusya Cumhurbaşkanı Putin zehir zemberek bir açıklama yaparak, AB'nin bu tavrını "Soygun" olarak tanımlarken, İngiliz Avam Kamarası da çılgına döndü ve hararetli bir oturum yaptı.  İngiliz Meclisinde "Kıbrıslı Rumları aramıza almakla hata ettik, başımıza bela oldular, daha da bela getirecekler" lafları havada uçuştu adeta.

 

Kıbrıs Rum tarafı Troika'dan 10 milyar Euro'yu alabilirse, batmaktan kurtulmak için acil olarak 7.5 milyar Euro daha bulması gerekli. Bulamazsa batış kaçınılmaz. Tüm mali açıklarını kapatabilmesi için de toplamda, 17 buçuk milyar Euro'nun üstüne 22 buçuk milyar Euro'luk bir kaynağa daha ihtiyacı olacak. Durum pek parlak değil.

 

Bu kriz, Rumların Kıbrıs müzakerelerinde ve de doğalgaz konusunda ellerini çok zayıflattı. Artık AB ne derse onu yapmak zorunda. Kaçarı yok. Rusya ile olan tarihi ilişkilerine bile halel gelebilir. Politik durumları ise daha da vahim.