Gerçekte tarih, özellikle de doğru siyasi tarih, birçok konuyu açıklıyor meraklısına.

ABD’nin Türkiye’ye nasıl ve ne zaman girdiğini, nasıl Türkiye’yi kimseye hissettirmeden ve dönemin hükümet yetkililerine çaktırmadan yıllarca yönettiğini ve günümüzde yaşadıklarımızın nedenlerini gözler önüne seriyor dikkatli bir okuyuşla bu Siyasi Tarih.

ABD Türkiye’ye mali olarak en zayıf olduğu bir dönemde adımı atmış. 1947 yılında ABD Başkanı Harry Truman’ın Kongre’de yaptığı konuşması ile ilan ettiği “Truman Doktrini” çerçevesindeki Marshall yardımı ile sınırlarımızdan elini kolunu sallaya sallaya girmiş, önüne üstelik bir de kırmızı halı serilerek.

SSCB’nin (Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği) yayılma politikalarından büyük endişe duyan ABD, İkinci Dünya savaşından sonra Doğu Avrupa’yı Sovyetlere kaptırınca, Akdeniz’i Sovyetlerden uzak tutmak için Yunanistan’a ve Türkiye’ye özel bir ilgi gösterir. Her ikisini de olası bir komünist işgalinden korumak için hem Yunanistan’da (AMAG) hem de Türkiye’de (AMAT) Amerikan Yardım Misyonları kurar. Sonra da Yunanistan’da (JUSMAG) ve Türkiye’de (JAMMAT) Ortak Askeri Yardım Grup’larını kurar ve her iki ülkenin Askerini, Jandarmasını, Polisini ve Gizli Servislerini idaresi altına alıp yönetmeye başlar.

1950 yılının sonunda bu kuruluşlarda çalışmak üzere ABD’den 1200 personel Türkiye’ye gelir. 1952 yılında Yunanistan ve Türkiye NATO’ya kabul edildikten sonra 1952 yılında Türkiye’de Seferberlik Tetkik Kurulu (STK) kuruldu ve bu kurul adını 1965 yılında Özel Harp Dairesi’ne (ÖHD) değiştirdi. CIA tarafından finanse edilen STK-ÖHD doğrudan JAMMAT’a bağlıydı ve ana merkezi JAMMAT binası içindeydi. İşin ilginç yanı Türkiye Hükümetlerinin bu gelişmelerden ve kurulan örgütlerden, dairelerden haberleri olmadı.

Kore savaşında yer alan “Kunuri Muharebesi” destanı, aslında CIA’nın Türk Tugayını, ABD’nin 8. Ordusunun zayiat vermeden çekilmesi için göz göre göre ateşe atmasından başka bir strateji değildi. Etrafı sarılmış ve yok edilmekten başka bir seçeneği olamayan ABD’nin 8. OrdusuTürk Tugayı sayesinde geri çekilirken Tugayımız 741 şehit, 2 bin 68 yaralı ve 705 kayıp ve esir verdi maalesef. CIA Türk ordusunu tepe tepe kullandı Kore’de.

CIA’in eski şeflerinden William Colby, 1990 yılında bu kuruluşların varlığını dile getirince Türkiye halkı ilk kez duydu, devlet içinde devlet olduğunu. Türk Hükümetleri ise ilk kez bu örgütlerin varlığını 1974 yılında öğrendiler. Dönemin Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar dönemin Başbakanı Bülent Ecevit’ten, Başbakanlığın örtülü ödeneğinden bu örgüte bina yapmak için para isteyince, örgütün varlığı hükümetin başı düzeyinde ortaya çıktı.

Türkiye’de yaşanan 3 darbe, 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 ile 15 Temmuz Kalkışması bu örgütler kanalı ile CIA’nın organizasyonuydu. Asırların efsanevi Türk Ordusu Mustafa Kemal’in ordusu olmaktan çıkmış CIA’in ordusu haline getirilmişti hiç kimselere hissettirilmeden. ABD’nin önü o denli açıldı ki, aynı anda Orduyu, Polisi, İstihbaratı ve Siyaseti bir el işareti ile yönetir hale geldi. ABD’nin hoşlanmadığı kişi devletteki görevinden uzaklaştırılıyor ve yerine güvendiği kişiler konuyordu hemen. 

1964 yılında İnönü’yen çirkin bir politik dille mektup gönderen Başkan Johnson, kendisine diklenmeye çalışan İnönü’yü, Türkiye’ye gönderdiği bir General’in yaptığı görüşmelerle iktidardan düşürmüştü. Başbakanlardan Adnan Menderes ve Süleyman Demirel, kendi dönemlerinde Rusya ile iyi ilişkiler kurmaya çalıştıkları için anında iktidardan düşürülmüşlerdi. Ecevit’te aynı akibete uğramıştı ABD’ye rağmen haşhaş ekimine Türkiye’nin kontrolü altında devam kararı aldığı ve Kıbrıs’a müdahale ettiği için.

1974 sonrası ekonomik ve askeri ambargo, 1980’li yıllara kadar süren iç çatışmalar, ASALA, PKK ve diğer Türkiye karşıtı örgütlerin kurulması, Türkiye’de yaşananları fark edip müdahale etmeye hazırlanan Türk Ordusunun seçkin subaylarına kurulan “Ergenekon” kumpası, hep bu kuruluşların marifeti.

FETÖ kalkışması, NATO skandalı, Zarraf olayı ve diğerleri hiç tesadüf değil. En ince detayına kadar Türkiye’yi ve Türk Hükümetini yıpratmaya ve kendi adamlarını başa getirmeye yönelik operasyonlar… Türkiye’nin artık her tür vesayetten kurtulmasının zamanı geldi….