1957'de Suriye ile aramızda çıkan gerginlikten dolayı sınıra asker yığılmış ve mesele milletlerarası bir boyut almıştı...

1957 yılında Suriye ile Türkiye arasında çıkan kriz sonucunda iki ülke arasındaki sınıra asker yığılmış, savaşın kıyısından dönülmüştü.

SINIRA ASKER YIĞDIK

1955'te Türkiye, İngiltere, Irak, İran ve Pakistan arasında Sovyet nüfuzunun bölgede yayılmasını önlemek için Bağdat Paktı kuruldu. Sovyetler ise Mısır'a yardım ederek, sempati kazanıp bölgede nüfuzunu yaymaya devam ediyordu. 1956'da Sovyetler Birliği ile Suriye arasında yakınlaşma başladı. Bu durum, Türkiye'nin güneyinde komünizmin hâkimiyetine girilmesi demekti. Bu yüzden Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkiler gerildi. ABD Başkanı Eisenhower, komşularının harekete geçmemesi durumunda Suriye'de kontrolün kaybedilebileceğini söyledi. Türkiye ve Irak, Suriye sınırına asker yığmaya teşvik edilirken, ABD bölgeye asker ve uçak filoları gönderdi.

Türkiye'nin Suriye'ye karşı tavrı sertleşmeye başladı. Bölge ülkeleri arasında toplantılar yapıldı. ABD'nin tavrı da 1957 Eylül'ünden itibaren sertleşmeye başladı. ABD sertleştikçe Türkiye de Suriye'ye karşı siyasetini iyice sertleştirdi. Türkiye'nin Suriye sınırındaki askerî manevraları hız kazanırken, sınıra zırhlı ve motorize birlikler yerleştirildi.

İŞÇİLERİMİZE ATEŞ AÇTILAR

Ekim ayı geldiğinde ortalık iyice karışmıştı. Türk basınında Sovyetler Birliği'nin, Lazkiye limanının kuzeyinde Aynel Vadisi'nde deniz üssü kuracağına dair haberler çıktı. Moskova radyosu da Türkiye'yi sınırda hadise çıkarmakla ve sınıra asker yığmakla suçladı.

Sovyetler'in lideri Kruşçev 8 Ekim 1957'de Türkiye ve ABD'yi "Ortadoğu'da çıkacak bir savaş mevzii kalmaz" diyerek tehdit etti. 8 Ekim'de sınırda bir çatışma yaşanmıştı. Nizip ilçesi yakınlarında demiryolu yapımında çalışan işçiler, her zaman olduğu gibi Fırat'tan kum almak için Suriye sınırını geçince, Suriyeli askerler ateş ettiler. Bir işçi kendisini hendeğe atarak canını zor kurtardı. Durumu gören jandarma kuvvetlerimiz de Suriyeli askerlerin üzerine ateş açtı. İki devlet askerleri arasındaki çatışma bir saate yakın sürdü. İşçimiz çeşitli yerlerinden yaralanmıştı. Durumla ilgili açıklama yapan Suriye Dışişleri bakanlığı "Müşterek hudutları olan devletler arasında böyle bir durumun vukuunun normal olduğu" yönünde bir açıklama yaptı.
Suriye, temsilcisi Salah el-Bitar aracılığıyla 8 Ekim 1957'de, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na Türkiye'nin sınıra asker yığmasıyla ilgili konuyu gündeme taşıma kararı verdi. Aynı gün ABD elçisi Başbakan Adnan Menderes'i ziyaret ederek gidişatla ilgili 1,5 saat görüştü.

Suriye bu arada Türkiye'yi sınıra asker yığmakla suçlayarak bir nota verdi. Biz de iddiaları reddeden cevabî nota verdik. Suriye de bu arada boş durmuyordu. Suriye dışişleri bakanı Hindistan, Yugoslavya, Çin, Irak, Ürdün, Endonezya, Mısır, Yunanistan, ABD ve Sovyet Rusya elçilerini makamında kabul ederek Türkiye'nin sınıra asker yığmasıyla ilgili birer muhtıra verdi. Muhtırada Türkiye'nin sınıra asker yığmasının Ortadoğu'da barışı tehdit ettiği ifade edilmişti.

Birleşmiş Milletler'deki temsilcimiz Seyfullah Esin 15 Ekim'de genel sekreterliğe "Suriye'yi Sovyetler politikasına paralel, tahrik edici bir kampanya yürütmekle itham eden, Suriye'nin iddialarının doğru olmadığını belirten ve Türk sınırları dahilinde Türk ordusunun harekâtının kimseyi alâkadar etmeyeceğini bildiren" cevabî bir nota verdi.

MISIR SURİYE'YE ASKER GÖNDERDİ

Sovyetler, Avrupa'daki sosyalistlere müracaat ederek, meseleyi gündemlerine taşırken, Mısır'da ise ilginç gelişmeler oluyordu. Mısır'ın Suriye'ye yardım için gönderdiği askerler Halep'e ulaşmıştı. Ayrıca Mısır'ın değişik şehirlerinde bürolar kurularak Suriye'ye asker olarak gidecek gönüllüler kaydedilmeye başlanmıştı. Yunanistan da Suriye'yi destekliyordu.

Bu sırada Suriye'den ilginç haberler geliyordu. Akşam gazetesinin 26 Ekim tarihli haberine göre, Suriyeliler Halep şehrinin etrafında siperler kazmaya başlamışlardı. Halep Valisi İsmail Kulli "Tahkimat haftası" isimli bir kampanya açmış ve siper kazmaya 20 bin kişi katılmıştı. Suriye bir taraftan sınıra asker yığarken, diğer taraftan sınırdaki yollara tel örgü çekerek savunma hazırlıkları yapmıştı. Sovyetler de Suriye'ye silah taşımaktaydı.

Türkiye tarafında ise 31 Ekim-2 Kasım tarihleri arasında Türk ordusunun Suriye'nin deniz ve kara sınırları çevresinde tatbikat yapması kararı alındı. 27 Ekim'de Suriye yönetimi 30 Türk askerinin sınırdan içeri girdiğini ve çatışma çıktığını iddia etti. Bir kıvılcımla savaş çıkmak üzereydi. Ancak ABD'nin Sovyetler'in Sputnik'i uzaya gönderip üstünlük sağlamasıyla kendi başının derdine düşmesi ve arabulucuların çalışmalarıyla Suriye-Türkiye ilişkileri yumuşamaya başladı. Suriye Birleşmiş Milletler'e yaptığı şikâyeti geri çekerken, Türkiye de 1957 Kasım'ından itibaren sınırdaki askerini azalttı. Zamanla savaş durumu ortadan kalktı.

Suriye'nin notası

Suriye 1957 Ekim'inde Şam'daki maslahatgüzarımız aracılığıyla Türkiye'ye "Türkler'in Suriye sınırında tahrik maksadıyla hadiseler çıkardığı, Türk uçaklarının defalarca Suriye semalarının hava sahasını ihlal ettiği ve Türk ordularının bahar manevraları yaptığına dair iddialarının hilafına Suriye sınırı boyunca asker yığdığı" şeklinde suçlamaları ihtiva eden bir nota verdi. Notada Suriye'nin Türkiye ile iyi komşuluk ilişkilerini idame ettirmek istediği, fakat Başbakan Adnan Menderes'in Suriye ile ilgili son nutkunda bu memleketin Sovyetler'in silah deposu haline geldiğine dair sözlerinin Suriye'nin içişlerine karışmak olduğu iddia edilmişti. Türkiye cevabî notasında bu iddiaları reddederken, Ortadoğu'daki karışıklığa Suriye hükümetinin son zamanlardaki durumunun sebep olduğunu ileri sürmüştü. Ayrıca herhangi bir çatışma halinde de Türkiye'nin bundan mesul olmayacağını bildirmişti.

Rus tehdidi

Sovyet Savunma Bakanı Zukov 25 Ekim 1957'de "Türkiye şayet Suriye'ye karşı askeri harekâta başlarsa, sonu meçhul bir akıbete doğru gidecektir. Sovyet Rusya Suriye'nin vaziyetini elleri cebinde seyretmeyecektir" diye Türkiye'yi tehdit etti.

NATO Türkiye'nin yanında

Rusya'nın tehditleri üzerine ABD ve İngiltere devlet başkanları durumu görüştüler. ABD ve İngiltere görüşmeden sonra "Türkiye'ye yapılacak bir saldırının bütün NATO devletlerine yapılmış bir tecavüz sayılacağını" bir bildiriyle ilan etti.

(Bugün gazetesinden alınmıştır)