2020 yılının son günlerini yaşıyoruz. Bu yıl, tüm insanlık için zor bir yıl oldu ve böylece hafızalarımızda yerini aldı. Türbülanslı bir yıl olan 2020’de ortaya çıkan korona virüsü, milyarlarca insanın hayatını etkiledi. Etrafımızda insanlar hastalandı ve tanıdıklarımız haytalarını kaybetti. Bir çok insan işini kaybetti. Milyonlarca insan ekonomik zorlukla karşı karşıya geldi. İnsanların günlük uğraşları ve alışkanlıkları ellerinden kaydı gitti. Temel özgürlüklerde kısıtlama gözlendi. Kültür ve sanat dünyası felç oldu adeta. Düşe kalka, korku ve ümit arasında 2020’nin sonuna gelindi. 2021 yılının nasıl olacağı hakkına öngörümüz çok zayıf.

Bütün bu gelişmelerden, hiç şüphesiz, Avrupa’nın yeni yerlileri, Avrupa Türkleri de nasiplendi. Avrupa Türkleri’nin 2020 yılında karşılaştıkları gelişmelere bir göz atılırsa, karşımıza çıkan bazı gelişmeler şöyle:

-Korona virüsü nedeniyle Avrupa Türkleri de, milyonlarca insan gibi, ekonomik, ruhsal, sosyal, psikolojik türbülanslar yaşadılar. Bunların etkileri ne yazık ki önümüzdeki yıllarda da devam edebilir.

-Avrupalı Türkler’in ruh sağlıklarını korumalarında önemli bir yer tutan düğün, dernek, nişan, cuma namazları gibi bir çok toplu etkinlikler, 2020 yılında maalesef eskisi gibi yapılamadı.

-Avrupa’da genel olarak yalnızlık, yıllardır bir sorun teşkil ediyordu. Buna, ihtiyar göçmenler de dahildi. Korona salgını vesilesiyle tüm dünyada olduğu gibi, Avrupa’da da yalnızlık olağanüstü arttı. Bundan elbette Avrupa Türkleri de nasiplendiler.

-Çoğunlukla yaz tatillerini Türkiye’de, köyünde, kentinde geçiren Avrupa Türkleri, bu yıl, yaz tatilinde eski yıllarda olduğu gibi, sıla-ı rahim yapamadılar. Bunun burukluğunu yaşadılar.

-Küresellerden hesap soracakları iddiasıyla, Avrupa’nın her yerinde, her geçen gün, gücüne güç katan popülist siyasi söylemlerinden, en çok göçmenler, özelde Müslümanlar ve Türkler zarar gördüler.

-Bu yıl, bazı Avrupa Birliği ülkeleri, Doğu Akdeniz ve Kafkasya’da Türkiye ile karşı karşıya geldiler. Bundan dolayı, Türkiye ile bazı Avrupa ülkelerinin diplomatik ilişkileri gerildi. Söz konusu bazı Avrupa ülkeleri, bu gerginliğin acısını Avrupa Türkleri’nden çıkarma gibi bir tavır sergilediler.

-Fransa başta olmak üzere, Avusturya, Almanya ve Hollanda Türklerle ilgili, uygulanması zor olacak bir kısım tedbirler aldı. Önce, yurtdışından para yardımlarını bahane ederek Diyanet teşkilatları hedef alındı. Sonra Bozkurtlar’a yasak getirilmesi ve devamında da çeşitli sebeplerle Milli Görüş tartışmaya açıldı.

-2021 yılında Avrupa ülkelerinin bazılarında yapılacak seçimler vesilesiyle, bazı siyasi partiler, Avrupa’da göçmenleri, Müslümanları ve tabii ki Türkleri seçim malzemesi yapmaya niyetlendiler.

Evet, 2020 yılında kovid-19 aşısını bulanların, Türk göçmen çiftinin çocukları Prof. Dr. Uğur Şahin ve eşi Dr. Özlem Türeci’nin olması gurur verici ve sevindiricidir. Ancak, bu olumlu gelişme, Avrupa’nın yeni yerlileri olarak, Avrupa Türklerini yukarıda yer alan zorlu bir süreçten bertaraf edemiyor.

Ama, yukarıda sayılan bütün bu olumsuz ve can sıkıcı gelişmeler, Avrupa Türkleri için, yeni fırsatlara vesile olabilir. Olumsuzluklar, bir ümide çevrilebilir. Hiç bir yeni fikir, hiç bir yeni vizyon, hiç bir yeni değişme, çile çekmeden, zorluklarla karşılaşmadan doğmaz. Zorlanmadan büyük hayaller kurulmaz. Rüyalar görülmez. Kanaatimce bu sıkışma, Avrupa Türkleri’ne bir çıkış yolu gösterecektir. Oturup, düşünüp, tefekkür edip, bir yol haritası bulanacaktır. Belki Avrupa Türkleri yeni bir dil, yeni bir vizyon geliştireceklerdir. Bu yeni dil, hem Avrupa’da var oluşun, varlığını Müslüman, Türk ve Avrupalı olarak devam ettirmeye, hem de içinde yaşanılan insanların kültür dünyasına, tarihine, düşünce tarihine daha fazla ilgi duyulmasına, onların anlaşılmasını ve onların da Türkleri anlamasına vesile olacak bir dil olacaktır.

Bu duygu ve düşünceler doğrultusunda, 2021 yılının Avrupa Türkleri başta olmak üzere, tüm insanlığa hayırlar getirmesini dilerim.

Veyis Güngör
29 Aralık 2020