Avrupa ülkelerinin bir kısmında bankalar ciddi sarsıntılar geçirdi...
   Fakat hiçbiri halkın birikimlerine dokunmadı...
   İnsan hakları açısından zaten dokunma hakları da yoktur...
   Ne var ki; bir ülkenin topluca yok olması gündeme geldiği zamanlarda, insan hakları geçerli olmuyor...
   En üst düzeyde kararlar alınıp, uygulamaya konuluyor...
   Aynen savaşlarda olduğu gibi...
   Rum Yönetimi iflas etmiş bankaları kurtarabilmek için aylardan beri Avrupa’dan mali yardım bekliyor...
   Talep edilen miktar 17 milyar Euro’yu buluyor...
   Avrupa Birliği ise; Güney Kıbrıs’taki bankaların ‘kara para’ aklamada başarılı olduğunu ve bu işlerin Miloseviç döneminden beri devam ettiğini gayet iyi biliyor...
   Rus mafyasının güneydeki hareketlerini de adım adım takip ediyor...
   ABD ve İngiltere’nin dünyada en önemli dinleme merkezlerinden birinin güneyde olduğunu unutmayalım...
   Öyleyse; AB üyesi olmuş Güney Kıbrıs’ı ‘hizaya getirmek’ için mutlaka birşeyler yapılmalıydı...
   Ve sonunda gereken yapıldı...
   Rum Yönetimi; AB’den 10 milyar Euro kredi alabilmek için gerek kendi vatandaşlarının, gerekse yabancıların mevduatlarına resmen el koyma kararı aldı...
   Buna göre; yüz bin Euro’nun üzerinde parası bulunanlardan yüzde 9,9 oranında, yüz binin altındakilerden ise yüzde 6,75 oranında kesinti yapılacak...
   Yarından itibaren geçerli olacak bu uygulama sonrasında, bankada yüz bin Euro’su bulunan bir kişi 10 bin Euro kaybetmiş olacak...
   Bunun adına bir çeşit ‘soygun’ veya ‘hırsızlık’ diyebilirsiniz...
   Ama Rum hükümetinin başka bir seçeneği de yoktu...
   Toplam 17 milyar Euro’luk ihtiyacının 6 milyarlık kısmını bu şekilde karşılamış olacak...
   Peki; Rum ekonomisindeki sorun bu şekilde aşılabilecek mi?..
   Kesinlikle hayır...
   Troyka’nın dayatmasına göre; önümüzdeki günlerde vergilerde ciddi artışlar meydana gelecek...  
   Kurumsal vergiler yüzde 10’dan 12.5’e yükselecek...
   Stopajlar artacak, kamu varlıkları özelleştirilecek...
   “Hele bir bakalım” gibi mazeretler artık geçerli değil...
   Rum hükümeti ‘özelleştirme’ konusunda taahhüt altına girmiş bulunuyor...
   Bundan asla dönüş şansı yok...
   Özetlemek gerekirse; Kıbrıslı Rumlar, 1974 askeri harekatından daha da kötü bir duruma düştü...
   Düzlüğe çıkabilmeleri için çok uzun yıllar gerekecek...
   KKTC’yi yönetenler, bundan ders çıkarıp, ekonomide ciddi önlemler almalı, ayrıca ileriye yönelik projeler geliştirmelidir...
   Şükredelim ki; çoktan iflas eden bu devletçiği ayakta tutan güçlü bir Türkiye vardır...
   Memur maaşlarının ödenmesine kadar yardım yapan Türkiye’nin kıymetini şimdi çok daha iyi anlayabiliyoruz...
   Güneydeki duruma bakarak, bu fırsatı iki şekilde değerlendirmek gerekiyor...
   Birincisi Kıbrıs sorununun çözümü...
   İkincisi; kuzeyi daha ucuz bir bölge haline getirerek, ticarette avantajlı duruma geçmek...
   Ayrıca; iflas sonrasında ortaya çıkan ‘özellikle turistik tesis satışlarından’ yararlanma yönüne gitmek...
   İleride oluşturulacak ortak devletin ömrü, nüfus fazlalığına değil, ekonomideki güç dengesine bağlı olacak...
   Şimdi uyanma ve iş yapma zamanıdır...

(kIBRIS'TAN)